İştikak: SECEDE (سجد) / ŞEHEZA (شحذ)

Â’râf 7/11

وَلَقَدْ خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَۗ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ لَمْ يَكُنْ مِنَ السَّاجِد۪ينَ

Velekad ḣaleknâkum śümme savvernâkum śümme kulnâ lilmelâ-iketi-scudû li-âdeme fesecedû illâ iblîse lem yekun mine-ssâcidîn(e)

Süleymaniye Vakfı meâli – Atanızı yarattık, sonra biçim verdik. Daha sonra meleklere “Âdem’e secde edin!” dedik. Hemen secdeye kapandılar ama İblis öyle yapmadı. O, secde edenlere katılmadı.

لِاٰدَمَۗ لِاٰدَمَۗ فَسَجَدُٓ (li-âdeme fesecedû)

Lİ harfinin bir isimden önce kullanılması durumunda anlamı kesinlikle İÇİN’dir. İYELİK anlamı da vardır, ama âyette iyelik verilmesi durumunda “ÂDEM’İN SECDE EDİN.” gibi anlamsız, kelimeleri birbirinden kopuk bir mânâ çıkar.

Lİ harfine ister “için” anlamı verin isterse de “Âdem’e” anlamı verin, anlaşılması mümkün olmayan bir şey ortaya çıkıyor.

1- ‘ÂDEM’ İÇİN OLURSA: Eğer ‘secde etmek’ herhangi bir leyden dolayı olacaksa bu durumda; su için, size verdiği yaşam için, ekmek için, göz için, kulak için vs. ayrı ayrı secde edilmesi gerekmektedir.

2- “ÂDEM’E SECDE EDİN.” OLURSA: (Hâşâ) Yüce Allah kendisinden başkasına secde etmeyi emrediyor gibi bir sonuç ortaya çıkar.

Lİ harfine İÇİN anlamı verenler şöyle demiş oluyorlar: ÂDEM’DEN DOLAYI BANA SECDE EDİN.

Oysa o Lİ harfinden böyle bir anlam çıkmaz… Eğer illa da İÇİN anlamı verilecekse ÂDEM YÜZÜNDEN, ÂDEM SEBEBİYLE şeklinde bir anlam verilmesi gerekiyor ki, böyle bir yaklaşım çok sorunlu bir yaklaşımdır. Kaldı ki hiçbir âyette “ÂDEM İÇİN BANA SECDE EDİN.” denmiyor. USCUDU Lİ ADEM.

Aslına bakılırsa; eğer o kelime SECEDE kelimesi ise anlaşılması gereken tek şey; “ÂDEM’E SECDE EDİN.” şeklindedir. Müfredattaki anlamı alırsak; “ÂDEM İÇİN ÖNE EĞİLİN/ TEZELLÜL EDİN.”

SECEDE kelimesinin hangi anlamını alırsanız alın, Lİ harfine hangi anlamı verirseniz verin ortaya çok saçma bir anlam çıkıyor.

Dolayısıyla “SECEDE için iştikak yapmak icap ediyor.” diyebiliriz.

سجد – شحذ

El yazmasında yukarıdaki gibi geçen kelime شحذ (şehaze) olursa anlamı “ÂDEM İÇİN UZAKLAŞIN / GÖREVİ BIRAKIN / AYRILIN.” ya da “ÂDEM SEBEBİYLE UZAKLAŞIN / AYRILIN / GÖREVİ BRAKIN.” şeklinde bir anlam çıkıyor.

“Halifelikten feragat edin.” değil, “Halife için görevi bırakın!” anlamı doğru olandır.

ŞEHAZE kelimesi ‘uzaklaştırmak, kovmak’ mânâsında; ŞEHHAZE ise ‘uzaklaşma fiilini edinme’ anlamındadır.

Bu arada; ÂDEM kelimesinin anlamı da çok önem kazanıyor: “İLK ÖRNEK

‘Secede’ kelimesinin ‘şehaze’ olması gerektiğine dair hem onlarca kural hem de yüzlerce âyeti delil getirebilirim, yani Kur’an’da tek örnek bu âyet değil. 

Bugüne kadar “ÂDEM İÇİN” veya “ADEME SECDE EDİN.” gibi her ikisi de Kur’an’ın ana fikrine uymayan bir anlam verildi, bu anlam Kur’an’a uymayınca yüzlerce yorum yapıldı ve hiç kimse de prensip sormadı!

Anlamadığım bir başka olay da şu: Nedense “İştikak” denilince sanki “TAHRİF” denmiş gibi bir yaklaşım biçimi sergilenmesi. ÂSIM KIRAATİ BAŞTAN SONA ÂSIM’IN YAPTIĞI İŞTİKAKTIR!

İştikak; işin kolay tarafı değil, EN ZOR TARAFIDIR! Kur’an’a yaklaşmadan önce bir kelimeyi anlamak için 3 saat harcıyorsam iştikak ile yaklaşınca 3 ay sürüyor.

Bu mânâya göre İblis göreve devam etmiş olmuyor; o da bu durumu istemiyor ve o görev yapma hâlinin devam ettirilmesini istiyor.

Şimdi şu âyetlere dikkat edelim:

Hicr 15/36

قَالَ رَبِّ فَاَنْظِرْن۪ٓي اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ 

Kâle rabbi feenzirnî ilâ yevmi yub’aśûn(e)

(İblis) Dedi ki “Rabbim! Bunların tekrar dirilecekleri güne kadar bana süre ver.”

Hicr 15/37

قَالَ فَاِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَۙ 

Kâle fe-inneke mine-lmunzarîn(e)

(Allah) Dedi ki “Sen kendisine süre verilenlerdensin.”

İBLİS ne için süre istedi?

Kulları saptırmak için mi?

(Halifelik)… Âyetteki kelime bu değil. Melekler halife değil ki halifelik görevini bıraksınlar. Kaldı ki halifelik bir görev değildir. Daha önceki görevin devamıdır.

Bu iki âyetten yola çıkılarak; ‘İBLİSİN Allah’tan kulları saptırmak için izin istediği, (hâşâ) Yüce Allah’ın da bu izni verdiği’ sonucuna varılıyor.

Eğer saptırma iznini yüce Allah vermişse İblis daha ne diye o kötü olan olsun ki?

Allah; kulları saptırma izni verir mi? 

Böyle bir anlayış MECUSİLERİN anlayışıdır: Ahura Mazda EHRİMEN’i yarattı. 

Bir yandan; kulları saptırması için görünmeyen(!), insanın içine kadar giren(!), aklın en ince odalarına nüfuz edebilen(!) iblise izin veriyor, daha sonra resul gönderip ondan korunmanın yollarını öğretiyor(!)

Bu mudur?

Melekler de insanlar da cinler de şeytanlar da beşerler de resuller de nebiler de akıllı ve iradeli varlıklardır. İsyan etmek de itaat etmek de herkesin kendi seçimidir. Sapmak da saptırmak da sapan kişi olmak da herkesin kendi tercihidir ve hepsi de bu tercihlerinden hesap verecektir.

Önerilen İçerikler