ARAP ŞİİRİNİN GRAMER KURALLARININ BOZULMASINA ETKİSİ
Arapçada fiiller MÜCERRED (yalın) ve MEZİD (ilâveli- türetilmiş) olarak ikiye ayrılırlar.
Yalın fiillere “Sülâsi Mücerred (üç harfli yalın) fiiller” denir. Bu yalın fiillere bir, iki ve üç harf ilâve edilerek MEZİD hale getirilirler. Bunların hepsinin kendine ait 12 kalıbı vardır. Bunlara SÜLÂSİ MEZİD BÂBLAR denir.
Bu bâblar içiresinde en çok kullanılanları: Bir harf ilavesi ile İF’AL ve TEF’İL bâbıdır…
Örnek: ENZELE (if’al bâbı), NEZZELE (tef’il bâbı)
Fakat her fiil her bâb’a aktarılamaz. Bu bâblara aktarılacak fiillerin de kendisine has özellikleri olması gerekmektedir.
Bir harf ilave edilen fiiller genelde yalın halinde geçişsizse geçişli; eğer geçişli ise geçişlilikleri daha şiddetli olur. Bir nesne alırken iki nesne alır gibi…
Bir harf ilâve edilerek mezid yapılan fiillere MUTAVAAT anlamı kazandırmak için onlar da başka bâblara aktarılırlar ve bu bâblar o fiilleri tekrar geçişsiz hale getirir. Tekrar geçişsiz hâle gelen bu fiiller kesinlikle iki fâil alırlar ve ikisi de o fiilde fâildirler ama fiil kime atfediliyorsa o daha galiptir. Fakat burada da her fiil her bâba aktarılamamaktadır.
Meselâ, İF’AL bâbının fiilleri mutavaat kazanmak için genelde İNFİÂL bâbına; TEF’İL bâbının fiilleri ise MUFA’ÂLE bâbına aktarılırlar.
Bu bâblara aktarılan fiillerde aranan birçok temel özellik vardır. Bu özellikler ayrı bir oturumda ele alınabilir.
Konu; Arap şiirinin gramerin bozulmasına etkisi olduğu için, onunla ilgili yazacağım.
Nahivde ilk harfi VAV-LAM-NUN-MİM-RA olan sülâsi fiillerin İNFİÂL bâbına giremeyeceğine dair bir kural vardır. Hakikaten de bu harflerle başlayan fiillerin infiâl bâbına geldiğine dair bir örnek “neredeyse” yok gibidir.
NEREDEYSE dememizin sebebi; buna dair Arap şiirinde tersine örnekler olmasından dolayıdır.
Arap şairlerinden olan SÜVEYD B. EBÎ KÂHİL EL YEŞKURÎ (Ö.60/679) bir şiirinde, kökü MESAA (mim, sad, ayn) olan bir fiili konulan kurala aykırı olarak İNFİÂL bâbına taşımış ve infiâl bâbında İNMESEA şeklinde okunması gereken fiili İMMESEA şeklinde okumuştur.
Oysa ilk harfi MİM olan bir fiilin mutavaat kazanabilmesi için taşınması gereken bâb infiâl bâbı değil, MÜFÂALE (tefe’ul) bâbıdır.
Çölde yaşayan elbet çölün kardeşidir
Bir ses duydu mu hemen uzaklaşıverir
Bu şairin kural dışı olarak ilk harfi mim olan bir fiili bu bâba taşıması daha sonradan İSTİSNA denilerek gramerin içinden sayılmış ve böylelikle gramerin kuralları esnetilmiştir.
Şairin bu kelimeyi bu hale sokmasındaki amaç ise KAFİYE uyumu elde etmektir. Yani sırf kafiye uyumu nedeniyle yapılan bir şey, sonradan gramer kuralı haline gelmiştir.
İlk harfi VAV-LAM-NUN-MİM-RA olan fiillerin infiâl bâbına getirilmemesi ise kelimelerdeki seslerin kaybolmaması açısındandır. Çünkü infiâl bâbı, if’al bâbındaki bir kelimeye İN eklemekle elde edilir.
İN eki ile yukarıdaki harfler yan yana geldiğinde bir telaffuz zorluğu oluşturmakta ve zaman zaman bu bâba gelen fiilleri tanımamızı sağlayan eklerin atılmasına sebep olmaktadır.
Meselâ; MESAA kelimesi infiâl bâbına geldiğinde İNMESEA şeklinde okunmalıdır. Ama NUN ve MİM seslerinin birbirine olan yakınlığından dolayı kelime hem konuşmada hem de yazımda İMMESEA şeklinde okunmakta ve yazılmaktadır. Yani kelimede N sesi M sesine dönüştürülmektedir.
İşte tüm bunlar; şairlerin, sırf kafiye uysun, diye kural dışı kullanımlarının KURAL haline getirilmesi sonucudur.
Bugüne kadar Arap şiirinin gramerde oluşturduğu İSTİSNÂLARI konuşan veya bunun üzerine bir çalışma yapan olmuş mudur; ben bilmiyorum, şimdiye kadar da hiç rastlamadım.
Çünkü, Arap şiiri Kur’an’ı anlamada ŞEVÂHİD sayılmaktadır. Tefsirlerimizde bolca şiir kullanılmasının sebebi de budur. Yani tefsircilerimize göre; Arap şiiri Kur’an’ın ansiklopedik sözlüğüdür ve kesinlikle bir numaradadır.
Arap şiirinde geçen bir kelimeye Kur’an’dan bir örnek verildiğine dair tek bir örnek dahî bulamazsınız. Ama Kur’an’ın kelimelerine Arap şiirinin örnek getirildiğine dair on binlerce örnek bulabilirsiniz. Bunun için sadece Kurtubî okumanız bile yeterli olacaktır.